İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Gazze’de açlık sorununun olmadığını öne sürdüğü açıklamalar, bölgedeki insani durumu sorgulayan birçok kişinin tepkisini çekti. Bu yorum, uluslararası insan hakları kuruluşları ve medya organları tarafından sıkça eleştirilirken, Gazze’de yaşayanların deneyimleri ve rakamsal veriler, Netanyahu’nun ifadelerinin aksini ortaya koyuyor. 2023 yılı itibarıyla, Gazze’de yaşanan insani krizin boyutları giderek büyüyordur. Bu haber, Netanyahu'nun iddialarının gerçekte ne anlama geldiğini sorgulamakta ve Gazze’deki yaşam koşullarını daha iyi anlamak için gereken bilgileri sunmaktadır.
Gazze, uzun süredir sıkıntılı bir insani durumla boğuşuyor. Uluslararası birçok kuruluşun raporları, bölgede yaşanan açlık ve yetersiz beslenme sorunlarının ciddiyetini gözler önüne seriyor. 2023 yılında yapılan Birleşmiş Milletler raporuna göre, yaklaşık 1.9 milyon insanın gıda yetersizliği çektiği, bunun da Gazze’nin toplam nüfusunun %70’inden fazlasını oluşturduğuna dikkat çekilmektedir. Ayrıca, UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi kuruluşlar, çocukların beslenme durumunun kritik seviyelere ulaştığını belirtmekte. Rapora göre, 5 yaş altı çocuklardan %46.7’sinin büyüme geriliği yaşadığı ve bu oranların her geçen gün artmakta olduğu belirtilmektedir.
Gazze’deki yerel kaynaklar ve tanıklar, Netanyahu’nun açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını dile getiriyor. Birçok bölge sakini, gıda arzının neredeyse sıfıra yaklaştığını ve temel gıda maddelerine ulaşmanın son derece zorlaştığını aktarıyor. Gazze’de yaşayan hamile kadınlar ve çocukların, yetersiz beslenme nedeniyle büyük sağlık sorunları yaşadığını ifade eden doktorlar, maaşlarını alamayan yüzlerce sağlık çalışanının da krizin etkisini derinleştirdiğini vurguladı. Hatta, bazı anne-babalar çocuklarına yetecek kadar gıda bulmakta zorlandıklarını ve bu durumun aile içindeki psikolojik etkilerini anlattılar. Yaşam koşulları için kaygılanan birçok ebeveyn, gıda alımında gerekli temel maddeleri sağlayamamanın getirdiği çaresizliği dile getirerek, yardımların yetersiz kaldığından şikayet ediyorlar.
Netanyahu’nun açıklamaları, pek çok insan hakları savunucusu ve aktivist tarafından sert bir dille eleştirildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Amnist International gibi kuruluşlar, açlık ve sağlık alanındaki krizin daha fazla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamakta. Ayrıca, bu insani durumun çözümü için acil bir eylem planı oluşturulmasının önemine dikkat çekiyorlar. HRW, Gazze’deki insani krizin, hem iç meselelerde hem de uluslararası politikada dikkatle izlenmesi gereken bir durum olduğunu belirtiyor.
Birçok ülke de Gazze’deki durumla ilgili endişelerini dile getiriyor. Uluslararası toplumun yardım çabaları, çoğu zaman bölgedeki gerginlikler nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor, bu da Yardım kuruluşlarının Gazze’ye yönelik faaliyetlerini sekteye uğratıyor. Bu ikilemi çözmek adına, dünya genelindeki liderlerin bir araya gelerek somut adımlar atması, Gazze halkının temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi adına hayati önem taşıyor.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun “Gazze’de kimse açlıktan ölmüyor” söylemi, bölgedeki acil durumların ciddiyetini göz ardı eden bir bakış açısı olarak karşımıza çıkıyor. Gazze'de artan açlık, sağlık sorunları ve insani kriz gerçeği, hem yerel hem de uluslararası düzeyde iletişim ve yardım önlemlerinin güçlenmesi gerektiğine işaret ediyor. Net bir şekilde ortaya çıkan bu durum, dikkat çekici bir biçimde gündeme gelirken, Gazze halkının sesinin duyulması ve yaşananların sona ermesi için uluslararası toplumun daha fazla dayanışma göstermesi gerekmektedir.